6 Temmuz 2021 Salı

Karahindiba

 






Karahindiba, aslan dişi (dandelion) ya da radika isimleriyle de bilinen Taraxacum officiale bitkisini hepimiz biliriz. Bahar geldiğinde etrafımızdaki yeşillik alanlarda açan sarı çiçekler. Çocukluğumuzda şeytan tüyü olarak niteler, derin bir nefes alarak tüm gücümüzle tüysü-paraşütsü tohumlarını gökyüzüne üfler ve hayranlıkla tohumların havada süzülüşünü izlerdik.

Antik çağlardan günümüze, yazılı tarihin başladığı zamanlardan bu yana, karahindiba hayatımızda aslında. Bir efsaneye göre, Atina’nın büyük kralı Theseus, Minatour adlı canavarı öldürdükten sonra karahindiba salatası yemiş (i). Galyalılar ve Keltlerin, kuzeyi fethettiklerinde Romalıların bu bitkiyi tükettiğine dair kayıtlar bulunuyor. Bu bitkinin İngiliz Anglo-sakson toplulukları ve Fransa Normanları tarafından iskorbüt hastalığını kontrol için ve diüretik (idrar söktürücü) olarak kullanıldığına dair bilgiler de mevcut. İbni Sina bu bitkiyi menstruasyon kontrolünde kullandı ve buna kitaplarında Taraxacum adı altında yer verdi. Karahindiba hem çevrede bol bulunduğundan; hem de gerek besleyici değeri, gerekse ilaç olarak kullanımı nedeniyle yüzyıllar boyunca pek çok araştırmanın da konusu oldu.

Karahindibanın sarı çiçeği solduktan ve kuruduktan sonra çocukluğumuzda şeytan tüyü olarak adlandırdığımız yüzlerce tüysü tohuma dönüşür. Bu tüysü tohumların üst kısmı paraşüte benzer, aşağıda ise sapa benzer bir yapı yer alır. Aslında bu paraşüt, bir dizi kısa tüyden oluşur ve buna pappüs denir. Pappüs yapısı bir dizi filamentin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu paraşüt yapı, aerodinamik sürüklenmeyi artırır ve böylece her bir tohumun çok uzaklara dağılabilme, gidebilme (bu mesafeler kilometreler olabilir); bitkinin yaşamını başka bir yerde sürdürme olasılığını artırır.

Nature dergisinde geçtiğimiz hafta yayınlanan bir araştırma, bu tohumların uzaklara gidebilmesini sağlayan mekanizmayı açığa çıkardı (ii). Tüylerin birbirine göre dizilimi nedeniyle, pappüs yere düşerken, hava bu tüylerin arasından geçer ve tıpkı bir duman halkası gibi düşük basınçlı bir vorteks oluşturur. Bu vorteks, pappüsün üzerine doğru hareket eder. Bu hareketle birlikte pappüsü havaya kaldıran görünmez bir asansör oluşur. Bu da pappüsün havada uzun süreler hareketini sağlar. Tüylerin izi bir disk üzerine çıkarıldığında, kapladıkları alanının disk yüzeyinin yalnızca onda biri olduğu görülüyor. Buna rağmen tüylerin ortaya çıkardığı sürüklenme, diskin çıkaracağı sürüklenmenin yaklaşık dört katı. Yani maharet tüylerde değil, tüylerin arasındaki boşluklarda ve burada havanın nasıl tutulduğunda. Çevremizde bulunan ama çok da dikkat etmediğimiz bir çok yapı ve süreç gibi karahindiba tohumunun yayılışını sağlayan yapılar da, bu bitkinin geçirdiği evrimsel sürecin bir sonucu aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder