11.yy sonlarında başlayan Haçlı seferleri ile birlikte istilaya uğrayan Muğla ve çevresi, 13.yy başlarında Selçuklu uç beylerinden Menteşe Bey tarafından Türk topraklarına katılmıştır.
1391 yılında Yıldırım Beyazıt bölgeyi Osmanlı egemenliğine alsa da 1402 Ankara Savaşı sonucunda tekrar Menteşe Beyliği’nin eline geçmiştir. 1425 yılında II. Murat döneminde Muğla ve çevresi Osmanlı İmparatorluğu topraklarının bir parçası olmuştur. İyi ki de olmuş..
Göl üzerinde bulunan adacıklara kurulan manastır ve kiliselerin kalıntıları birçok kişi tarafından ilgi gören tarihi eserlerdir. Aynı zamanda gölün etrafı zeytin ağaçları ile çevrilidir.
Güneşi yansıtan masmavi suyu ile balık keyfi yapmak ve doğal güzellikleri görmek istiyorsanız Bafa Gölü’nü ziyaret edebilirsiniz.
SaklıKent Milli Parkı ve Kanyonu
Saklıkent konum olarak Muğla’nın dışında bulunan, Fethiye ile Antalya arasındaki karayolundan ulaşabileceğiniz, bölgedeki nadide doğa harikalarından biridir.
Doğal güzellikleri ile ünlü Kemer tarafında bulunan Saklıkent, adından da anlaşılacağı gibi doğanın kendi kendini, sahip olduğu güzellikleriyle saklaması sonucunda oluşan turistik yerlerdendir. Dağların arasından akan suların temizliği ve soğukluğu içinize işleyecek bir tatil anısı olarak kalacaktır. Saklıkent sadece 25-30 yıl öncesine dayanan keşfedilme geçmişine sahiptir. Fethiye’den 45 dakikalık uzaklıkta olan bu doğal yapı 18 km uzunluğunda bir kanyondur. İnsanın yıkıcı özelliğinden bu zamana kadar korunmayı başarmıştır. Muğla’nın incisi Saklıkent’in sonunda yöre halkının kurduğu tamamen organik pazarı bulabilirsiniz. Doğası, serin suları ve ağaçların suya değen dalları ile bir harikadır Saklıkent.
Yazın kavuran sıcaklarında Saklıkent’in buz gibi suyuna girmek size ilaç gibi gelecek. Yanınıza suyun içinde yürüyecek lastik tabanlı ayakkabı, sandalet tarzı bir şeyler de almanızı tavsiye ederiz.
Muğla Müzesi
Kent merkezinde bulunan Muğla Müzesi’nde, yörede yapılan kazılarda elde edilmiş olan bitki ve hayvan fosilleri (5-9 milyon yaşları arasında) ile yerel giysi ve eşyaların sergilendiği bölümü görülebilirsiniz.
Müzede özellikle dikkat çeken fosil bölümünün yanında arkeoloji ve etnografya bölümleri bulunuyor. Eserlerle ilgili yeterli miktarda bilgilendirici metinler de var. Bu bilgilendirici metinler Muğla tarihi hahttps://www.gezihocasi.com/wp-content/uploads/2019/11/mugla-muzesi-hakkinda-bilgi.jpgkkında bilgi edinmek için gayet iyi. Bizim dikkatimizi en çok gladyatör mezarları çekti. Sizi de etkileyeceğine emin olabilirsiniz.
Muğla müzesi ufak ama görülmeye değer.
Muğla Antik Kentleri
Muğla sadece tatil beldeleri, doğal güzellikleri ile değil yaşayan tarihi ile de harika bir şehirdir. Nice medeniyetlerin gelip geçtiği bu topraklarda asırlara tanıklık etmiş, farklı toplumların yaşadığı bir çok antik kent de bulunuyor.
Stratonikeia Antik Kenti
Yatağan ilçesi yakınındaki Stratonikeia Antik Kenti’nde bulunan (M.Ö. 3. yy) tapınak, tiyatro, sur, bouleterion (Antik Yunan’da kent meclisi binası), sütunlu cadde kalıntıları, Karyalılar için önemli bir dini merkezi olan Lagina Hekate Kutsal Alanı, anıtsal kapı, atlar (sunak), stoalar, Hekate tapınağı ve buradaki yazıtlar antik dönem hakkında bilgi vermektedir. Lagina’da bulunan tapınağın bazı parçaları bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Sedir Adası ve Kedrai Antik Kenti
Gökova Körfezi’ndeki Sedir Adası hem deniz turizmi, hem de doğal güzellikleri açısından görülmeye değer bir yer.
Sedir Adası, doğal güzelliklerin yanında tarih yerleri de görmek isteyenler için oldukça uygundur. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Muğla’da, eski anıtların ve evlerin bulunduğu nadir yerlerden olan Sedir Adası, içerisinde Kedrai Antik Kenti’ni barındırıyor.
Oldukça farklı bir kültürü bulunan Kedrai, tarihi yapıları ile tatilde tarih koklamak isteyenler için ideal bir yerdir. Sadece tarihi yapıların bulunduğu bir yer olmayan Sedir Adası’nda Kleopatra Plajı olarak adlandırılan kumsalın da ayrı bir hikayesi vardır. Efsaneye göre Roma komutanlarından Marcus Antonius, tarihte yaşamış en ünlü ve güçlü kadınlardan birisi olan Kleopatra’ya evlilik teklifinde bulunmuş ve Kleopatra’nın teklifini kabul etmesi üzerine, onun için bu adaya Mısır’dan tonlarca ağırlıkta özel kum getirmiştir.
Kumunun yanı sıra mavi ve turkuazın en güzel tonlarıyla Sedir Adası ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor. Ada; Apollon Tapınağı, surları, kuleleri, kilisesi, tiyatrosu, antik liman kalıntıları ile ilgi çekiyor ancak adanın esas ilgi çeken tarafı, oluşumu çok uzun sürede gerçekleşen harika ötesi kumsalıdır.
Euromos Zeus Tapınağı
Milas-Selimiye kasabasının 3 km. güneyinde bulunan Euromos, ekonomisi ve Latmos Körfezi’ne bir kapı olma özelliği ile öne çıkmış bir kenttir. 8×11 sütunlu Zeus tapınağı, kentin günümüze ulaşmış en önemli yapısıdır.
Korinth düzenindeki yapı Hadrianus dönemine tarihlenir. Tapınağın bitirilmemiş olduğu göze çarpar. Tapınağın en önemli özelliği, sütunları üzerinde, tapınak yapılırken para ve malzeme yardımında bulunan kişilerin isimlerinin bulunmasıdır. Zeus bir elinde Karia baltası labyris, öteki elinde mızrak ile betimlenmiştir. Şehri çevreleyen surların kalıntıları, tapınağın karşısındaki yamaçtadır. Doğu yamaçlarındaki tiyatro, ova seviyesinden yüksektedir ve sadece 5 sırası açığa çıkarılmıştır.
Halikarnassos (Bodrum) Antik Kenti
Cevat Şakir Kabaağaçlı kimdir diye sorsak belki bir çoğunuz çıkartamayacak. Ama diğer adı olan “Halikarnas Balıkçısı” desek bilmeyen çıkmaz. Bodrumlu ünlü yazar Kabaağaçlı, Halikarnas ile öyle bütünleşmiş ki bu tarihi mekanın ismi kendisine verilmiş. Şimdi kısaca Halikarnassos Antik Kenti’nden söz edelim..
Bodrum, Antik dönemde Halikarnassos adıyla bilinen, Aziz Petrus adından evrilerek günümüzdeki adını alan, dünyada tanınan bir turizm cennetidir. Kral Mausollos için yaptırılmış ve dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnas Mozolesi günümüze ulaşamamıştır. Fakat 15.yy.’da buraya gelen Rodos Şovalyeleri Bodrum Kalesi’ni inşa ederken bir depremle yıkılmış olan mozolenin mermerlerini kullanmışlardır.
Labranda Antik Kenti
Labranda, Milas’ın takriben 14 km. kuzeyinde, Kargacık köyü yaylasında yer alır. İsmini, antik çağlarda savaş aracı olarak kullanılan çift ağızlı balta ‘labrys’den almıştır. Bu balta Zeus’un sembolüdür ve bu sembol Karia’daki Zeus tasvirlerinin tümünde görülür.
Yüksek bir tepe yamacına kurulu aç.cyık hava müzesini görmenizi tavsiye ederiz. 4. yüzyıldan günümüze kadar gelen bu tarihi kalıntıları gördüğünüzde oksijenle dolu harika manzarasına doyamayacaksınız.
Kaunos Antik Kenti
Köyceğiz sınırları içindeki Kaunos Harabeleri’ne Dalyan’dan kara ve deniz yoluyla ulaşılabilir. Muğla-Fethiye karayolundan Köyceğiz’e, oradan da Ortaca beldesi, sonrasında Dalyan’a varabilirsiniz. Geçmişte Efes ve Milet gibi liman kenti olan Kaunos günümüzde denizden oldukça içeride kalmıştır. Kayalara oyularak yapılmış Kral Mezarları’nın bir kısmı tamamlanamadan bırakılmıştır.
KRAL MEZARLARI
Herakleia (Latmos) Antik Kenti
Esasında Herakleia Antik Kenti’nden günümüze ulaşan çok fazla kalıntı bulunmuyor. Fakat Herakleia seyahatinizin yanına Bafa Gölü ve Kapıkırı Köyü’nü de eklerseniz güzel bir gezi sizi bekliyor demektir. Üstelik köylü teyzelerin el emeği, göz nuru ile yaptığı hediyelik eşyalar da çok güzel. Buradaki köylüler bildiğin arkeolog olmuş. Bölgeyi gezerken bir rehber yerine köylülerin o güzel sohbetlerini tercih edebilirsiniz.
Herakleia Latmos Antik Kenti Nerede? Nasıl Gidilir? Harita Konumu
Heraklia Antik Kenti, Bafa Gölü’nün kuzeydoğu kıyısında Latmos (Beşparmak) Dağlarının eteklerinde, Kapıkırı Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Milas yolu üzerinde devam ederken Kapıkırı Köyü ve Herakleia tabelası karşınıza çıkacak. Tabelayı takip ederek takriben 10 dakika içinde mekana varıyorsunuz.
Herakleia Antik Kenti Hakkında Bilgi
Herakleia, antik çağda Ana tanrıça Lada’nın ismiyle anılırken, Helenler kentin ismini Latmos olarak değiştirmişlerdir. Güncel olarak her iki isim de kullanılmaktadır. Herakleia isminin nereden geldiği tam olarak bilinmemekle birlikte, M.Ö. 4. yy’da Pers satrapı Mausolos’un kenti ele geçirdikten sonra ismini Herakleia olarak değiştirdiği düşünülmektedir. Daha sonra Anadolu’da aynı adı taşıyan başka kentler de olunca burası Latmos Herakleia’sı olarak anılır olmuştur.
Özellikle deniz ticareti sayesinde zenginleşen kent, en parlak dönemini Helenistik Çağ’da yaşamıştır. M.Ö. 1.yy’dan itibaren körfez ağzının alüvyonlarla dolmasıyla kent önemini yitirmiştir. Bizans döneminde ise Hristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla birlikte yeniden canlanmıştır. Herakleia, 7. ve 9. yüzyıllar arası piskoposluk merkezi olmuş, birçok kilise ve manastır inşa edilmiştir. Bu sebeple Hristiyanlık tarihi bakımından önemli bir yere sahip diyebiliriz.
Kent, Hippodamos plan üzerine kurulmuştur. Yani Herakleia sokakları birbirini doğu-batı, kuzey-güney doğrultusunda kesmektedir. Yazıtlardan anlaşıldığına göre kentin en yüksek tepesinde yer alan mabet kalıntısı Athena’ya aittir. Bir pronaos ve naostan oluşan mabedin yanında bir başka mabet kalıntısı daha vardır ki bunun kime ithaf edilmiş olduğu kesinlik kazanmamıştır.
Herakleia Kenti’nin agorası Athena tapınağının doğusundadır. İki katlı agoranın birinci kat duvarları ve dükkanları ayaktadır. M.Ö. 2. yy. yapıtı bouleuterion (şehir meclisi) parçaları ise etrafa dağılmıştır.
Herakleia Tiyatrosu’ndan sadece scene bölümüne ait parçalar göze çarpar. Bizans dönemine tarihlenen kale içinde ise nekropol yer alır. Mezarların büyük bölümü kayalara oyulmuş, bazıları ise gölün suları altında kalmıştır.
M.S. 8. yüzyılın ilk yarısında buraya gelen Hristiyan papazlar, bu topraklara manastır ve kiliseler inşa etmişlerdir. Herakleia’nın güneydoğusunda iki kilise, bir şapel, keşiş hücreleri ve sarnıçtan oluşan Kellibaro Manastırı (Yediler Manastırı) yer alır. Şemsiye şeklindeki bir kayanın içine oyularak yapılan manastırın avlusunun ortasından küçük bir akarsu geçmektedir. Manastırın içi fresklerle süslüdür.
Bölgede aynı zamanda kapalı yunan haçı planlı, kubbesi aziz tasvirleriyle süslü bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Kentin kuzeyinde Hz. İsa’ya atfedilmiş kilise, kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. Burada İncil’den alınmış, Hz. İsa’nın hayatını tasvir eden sahneler yer alır. Ayrıca kayalara oyulmuş diğer bir kilisenin duvarları da tahtta oturan, dünyanın hakimi İsa ve dört İncil yazarının freskleri ile süslenmiştir.
Stylos Manastırı üç şapeli ile birlikte Bafa Gölü’nün kuzeydoğusundadır. Manastırın kuzeyinde Paulos’un kaya kilisesi bulunur. Uçurumdaki bir kayanın içine oyulan kilisenin freskleri Hz. İsa’nın yaşamından sahneleri içerir.
Kentte yapılan araştırmalarda bir Alman arkeolog, Paleolitik Çağlardan kalma duvar resimlerine rastlamıştır. Bu resimler kentin Paleolitik Çağlardan beri bir yerleşim merkezi olduğunu kanıtlamıştır.
Muğla’daki Diğer Antik Kentler
- Telmissus Antik Kenti
- Termera Antik Kenti
- Syangela Antik Kenti
- Myndos (Mindos) Antik Kenti
- Theangela Antik Kenti
- Pedasa Antik Kenti
- Uranium Antik Kenti
- Mylasa Antik Kenti
- Amos Antik Kenti
Milas
İzmir-Bodrum karayolu üzerinde önemli bir ilçe merkezi olan Milas’ın adı rüzgarlar tanrısı Ailos’un soyundan gelen Mylasos’tan türemiştir. Kuruluşu beş bin yıl öncesine uzanan kentin kutsal bölgesi, mitolojik tanrı Zeus’un doğduğu Labraunda’dır.
Milas, kentteki kültürel zenginliğin en önemli unsurlarından bazılarını barındırır. Dini ve mimari örnekleri olan Hacı İlyas Cami, Firuz Bey Cami, Belen Cami, Ağa Cami, Ulu Cami, Ahmet Gazi Medresesi, 18. yy. Osmanlı döneminde yapılmış olan Çöllüoğlu Hanı, M.S. 2. yüzyıla ait bir yapı olan Gümüşkesen Mezar Anıtı, M.Ö. 1. yüzyıl yapısı olan Baltalı Kapı, Zeus Karios Tapınağı kalıntısı olan sütun, Bizans Dönemi surları ile sivil mimari örneği olan Milas evleri kesinlikle görülmelidir. Evlerde en önemli unsurlardan biri ise ilginç görünümlü bacalarıdır. İlçede henüz ziyarete açılmamış arkeolojik alanlar da bulunur. Sinuri Tapınağı, Bargylia, Hydai, Keramos ve Hydisos henüz düzenlenmemiş antik yerleşim yerleridir.
Milas Evleri
Milas, 19. yy. evleriyle dikkat çeken bir yerleşim yeridir. Evler iki katlı, avlulu ve ahşap cumbalıdır. Zemin katlar depo ve kiler olarak kullanılır. Mutfak, tuvalet ve ahır avlunun bir köşesindedir. Avludan üst kata ahşap ya da mermer merdivenle çıkılır.
Milas tarihi ve yeni yerleşim yerleri ile ülkemizin en güzel mekanlarından biridir. Gezi planınızda buraya birkaç gün ayırmanızı tavsiye ederiz.
Muğla Menteşe Yerküpe Mağarası
Muğla’ya deniz ve tatil için geldiniz ama “Şöyle bir doğa gezisi yapacak yer yok mu? Hep deniz, kum.. Nereye kadar?” şeklinde hayıflanıyorsanız Menteşe Yerküpe Mağarası size Hızır gibi gelir. Mekana gittiğinizde bol yeşillik ve tarihi çınar ağaçları dikkatinizi çekecek. Bol bol piknik alanı var. Oksijen tavan yapmış.. Serinlik o biçim..
Yerküpe Mağarası, Doğu Menteşe Dağları üzerinde, Genek Çayı’nın uzantısı olan Herbil Deresi’nin üzerinde yer alır.
100 metre yürüme alanına sahip mağara bir galeriden oluşuyor. Mağarada sarkıtlar, ufak su havuzları ve çeşitli damla taşlar görebiliyorsunuz. Muğla’da yaz ortasında kavurucu bir hava varken, mağara içinde 5 derece sıcaklık oluyor. Eski zamanlarda köylüler bu mağarayı buzdolabı niyetine kullanıyorlarmış. Üşümeyesiniz.. Aman diyelim..
Mağaranın bir görevlisi var. Rehberi de o, güvenliği de o, amiri de o.. Bazen ziyaretçilere rehberlik yaptığı için mağaranın kapalı olduğunu düşünebilirsiniz.
Geleneksel yağlı güreş festivalleri bu alanda yapılıyor. Meraklısı için bu notu da buraya düşmüş olalım.
Fethiye
Eski adı Meğri olarak bilinen Fethiye sadece Muğla’nın değil ülkemizin de en büyük turizm merkezlerinden biridir. Eğer Muğla’da günübirlik gezilecek yerler listesi yapıyorsanız Fethiye’yi bu listeden ayırmanızı tavsiye ederiz. Çünkü Fethiye’nin başlı başına gezilecek ve görülecek yerleri var. Yani hakkını vermek istiyorsanız Fethiye için özel bir gezi yada tatil planlamanız gerekiyor.
Ülkemizde olduğu kadar dünyada da turizm alanında en popüler mekanlardan biri olan Fethiye; Likya Yolu başta olmak üzere görülmesi gereken vadileri, doğayla bütünleşmiş koyları, harika plajları, doğa sporlarıyla yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmezi haline geldi. Kadim tarihlerden gelen antik kentleriyle de bilinen bu güzel ilçemiz bölgeye gelen ziyaretçilere unutulmaz bir gezi vaadi veriyor
Bodrum
Muğla’nın en kalabalık nüfusuna sahip ilçesi Bodrum, bahar aylarının sonlarına doğru yerli ve yabancı turistin akın ettiği, özellikle tatil zamanlarında adeta istilaya uğrayan bir bölgemizdir. İlerleyen dönemlerde Bodrum’a özel daha detaylı bir yazı yayınlayacağız. Şimdilik özet olarak gezilecek yerler ve Bodrum Plajları’ndan söz edelim.
Sualtı Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu Bodrum Kalesi’ni mutlaka görmelisiniz. Kalede Osmanlı yapısı olan Hamam, Amphora Sergilemesi, Bizans Gemisi, Cam Batığı, Cam Salonu, Sikke ve Mücevherler Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, Alman Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları eserlerin sergilendiği mekanlardır.
Telmissus, Termera, Syangela, Mindos, Thiangela, Uranium gibi ören yerleri, kent kalıntıları da görülebilir. Zeki Müren Evi Müzesi de Bodrum’da ziyaret edilen yerlerdendir.
Bodrum’da Bardakçı, Bitez, Aktur, Akvaryum, Ortakent, Gümbet, Kadırga, Karaincir, Turgut Reis, Gündoğan, Dalaman’da Sarsıla Koyları, Datça’da Domuzbükü, Fethiye’de Katrancı, Gemile Koyları en güzel doğal mekanlardandır.
Marmaris
Bodrum’dan sonra Muğla’nın en kalabalık ikinci ilçesi olan Marmaris de ülkemizin en önemli tatil merkezlerinden biridir. Harika plaj ve koylarından başka görülmesi gereken doğal ve tarihi mekanları da bulunuyor.
- Marmaris Kalesi
- Ekinci Koyu
- Marmaris Arkeoloji Müzesi
- Köçek Adası ve Kargı Adası
- Yassı Kaya
- Kızkumu
- Turgut Şelalesi
- Hafsa Sultan Kervansarayı
Buralar Marmaris’in başlıca görülmesi gereken yerlerindendir. Bununla beraber ülkemizin en iyi plajlarından bazıları da Marmaris’te bulunuyor.
yerlerindendir. Bununla beraber ülkemizin en iyi plajlarından bazıları da Marmaris’te bulunuyor.
Marmaris Arkeoloji Müzesi’nde Helenistik, Roma, Bizans dönemi amforaları, Hisarönü, Knidos ve Burgaz kazılarında ele geçirilen kandil, kap-kacak, cam eserler, ok uçları, etnografya bölümünde ise halı, kilim, dokuma gibi el sanatı ürünleri, silahlar, ev hayatına ait eşyalar sergilenmektedir.
Physkos, Saranda, Kastabos, Amos, Bybassios, Tymnus, Loryma, Kıran Gölü, Burgaz ve Knidos Antik Kent ve ören yerleri bölgedeki arkeolojik zenginliği yansıtması açısından önem taşır.
Akdeniz ve Ege Bölgesi’nin birleştiği konumda bulunan Marmaris, Muğla merkeze 55 km. uzaklıkta ve takriben 1 saatlik mesafededir.
Dalyan ve İztuzu Sahili
Ortaca İlçesi’ne bağlı bir belde olan Dalyan, Akdeniz’le Köyceğiz Gölü’nü birleştiren kanal üzerinde bulunmaktadır. Muğla’ya gittiğinizde Dalyan’da bulabileceğiniz teknelerle bu orijinal doğal güzelliği görmeli, sazlıklar arasından İztuzu Plajı’na keyifli bir yolculuk yapmalısınız. İztuzu Plajı koruma altındaki caretta carettaların yumurtlama alanlarından biri olmasıyla da ayrıca önem taşımaktadır.
Dünyada bir benzeri daha olmadığı söylenen İztuzu Sahili’nin neden bu kadar ayrıcalıklı olduğunu sahile gidince kendi gözlerinizle de göreceksiniz. Ancak gidemeyenler için kısaca anlatmak gerekirse; bir tarafı tatlı su, diğer tarafı Akdeniz’in serin suları ile çevrili olan bu sahil 6 kilometre uzunluğunda bir doğa harikasıdır.
Karabağlar Yaylası
Karabağlar Yaylası’nda bölgeye özgü kahve kültürüne tanık olmak, tarihi çınar ağaçlarının altında enfes yöresel yiyeceklerden yiyip içmek, temiz havanın tadını çıkarmak ve serinlemek isterseniz Muğla’ya sadece birkaç kilometre uzaklıktaki Karabağlar’a gitmelisiniz.
Karabağlar’da kahve kültürü 1800’lü yıllarda başlıyor. Esasında ilk başlarda kahve üretimi amacıyla yapılmamış olan bu tek katlı taş yapılar, daha çok yörükler için bir mola ve durak yeri olarak yapılmış. Fakat günümüzde yöreye özel bir kültür haline gelmiş kahve üretimi. Öyle ki mahalle ve duraklar dahi bu kahvelerin isimleri ile anılıyor.
Kahvehanelerde sadece çay ya da kahve yok. Yöresel lezzetler ve çeşitli ızgaralar da bulunuyor.
Muğla’daki Tarihi Camiler
Muğla, çok meşhur ve büyük olmasa da güzel camileri olan illerimizden biridir. Her ne kadar tatil beldesi olsa da, Muğla’ya geldiğimizde bu tarihi eserleri de görmekte fayda var. Onlardan bir kaçını sıralayalım..
Ulu Cami
Ulu Cami 1334 yılında yaptırılmış en eski Türk eserlerinden biridir. Tabakhane semtinde bulunan ve Menteşe Sultanlarından İbrahim Bey tarafından yaptırılan bu güzel yapı ülkemizin en önemli Selçuklu eserlerinden biri olma özelliğine sahiptir.
Kurşunlu Cami
Klasik Osmanlı mimarisini görebileceğiniz cami 1493 yılında yapılmış. Adından da anlaşılacağı gibi caminin kubbesinde kurşun kullanılması diğer camilerden en önemli farkıdır. Cami duvarlarında kalem işi süslemeler dikkat çekiyor. Bununla beraber Kabe ve yelkenli gemi resmi de farklı bir hava oluşturmuş. Görmenizi tavsiye ederiz.
Muğla’da Bulunan Diğer Cami ve Türbeler
- Şeyh Bedrettin’in mezarının haziresinde bulunduğu Şeyh Cami
- Pazaryeri Cami
- Şahidi Cami
- Şemsi Ana Türbesi
- Hamursuz Dede Türbesi
Uyku Vadisi
Milas’tan Bodrum’a giden yolun 20. kilometresinde Uyku Vadisi’ne ayrılan yolu bulabilirsiniz. İsminin neden Uyku Vadisi olduğunu vadi içine girince daha net anlayabileceğiniz bir mekandır burası. Derin bir vadi olan Uyku Vadisi, içinde akan çay ve çay etrafında sıralanmış doğal güzellikler ile su sesinin yankılandığı huzurlu ortamıyla dikkatleri üzerine çekmiş.
Özetle: Doğa içinde, serin ve huzur dolu bir ortam. Bu kadar.. Fazla beklentiniz olmasın. Trekking sevenler için de güzel bir yer.
Muğla ilimizle ilgili bazı gezi yazılarında bir şelaleden bahsediliyor. Bu övgüyle anlatılan şelale neredeymiş? Biri göstersin de hemen ekibi alıp yola çıkalım. Ufak ve zaman zaman kuruyan küçük bir akıntıdan bahsetmiyorlar sanırız! Bunun dışında, işletme oraya yapay bir şelale yapmış. İnternette gördüğünüz şelaleyi görmek için gidecekseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Muğla’da Başka Ne Yapalım? Nerelere Gidelim?
Muğla’nın turizm merkezlerinde çok farklı etkinliklerin yapılabilmesi mümkündür. Fethiye, Ortaca ve Marmaris dört tekerlekli motosikletle (ATV) QUAD Safari yapabileceğiniz yerlerdir.
Akyaka Beldesi – Gökova Körfezi’nde ve Datça’da kitesurf (uçurtma sörfü) yapılabilir. Kitesurf ya da kiteboard için yaş sınırı yoktur. Yüzmeyi biliyorsanız ve herhangi bir ciddi sağlık sorununuz yoksa rüzgar ve denizin ortaklaşa yarattığı bu keyfi mutlaka tatmalısınız.
Marmaris çevresindeki farklı noktalarda dalış, Bodrum’da motokros, Bodrum, Marmaris, Fethiye ve Ortaca’da at safari, Köyceğiz ve Datça çevresindeki yaylalarda trekking yapılabilir..
Ege kıyılarının tamamındaki irili ufaklı koylarda yapılabilen Mavi Yolculuk için en fazla tercih edilen yer Muğla’dır denilebilir. Serçe, Kızılada, Kadırga, Turunç, Ekincik, Delikliada, Fethiye-Ölüdeniz, Hisarönü, Gökova Körfezi, Datça, Baba Adası, Göcek kıyılarında doyumsuz bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Rafting, Jeep Safari, Yelken Kanat
Mayıs ve Ekim aylarında Fethiye-Marmaris-Dalaman Çayı’nda rafting, Fethiye ve Dalyan’da microlight (motorlu yelken kanat) yapabilirsiniz.
Köyceğiz, Dalyan, Bodrum ve Marmaris’in etkileyici doğal güzelliklerinin tadını çıkaracağınız jeep safari heyecanını tadabilirsiniz.
Rafting fiziksel kondisyon gerektirmeyen bir spordur. Dileyen herkes yapabilir ancak yüzme biliyor olmanız avantaj sağlar. Dalaman Çayı 4. zorluk derecesine sahip 26 km.’lik bir parkurdur. Eylül-Ekim ayları en uygun dönemleridir. Doğasever, 2 yaşından büyük, astım, kalp gibi rahatsızlıkları olmayan herkesin katılabileceği eğlenceli bir aktivite olan Jeep safaride, sürücü olabilmek için B tipi ehliyet gerekmektedir.
Ciddi bir sağlık sorununuz bulunmuyor ve uçuş korkunuz da yoksa, muhteşem doğal güzellikleri, profesyonel pilot eşliğinde microlight denilen hava araçlarıyla kuşbakışı görmek çok keyifli bir deneyim olacaktır.
Tüplü Dalış (Scuba Diving)
Denizi sevmek dalış için ilk şarttır. Fiziksel gelişimini tamamlamış olmak da diğer önemli nokta. Bu nedenle 14 yaş sınırı var. 14 yaş altında olanlar için de havuz dalışları gerçekleştirilebiliyor. 45 yaşın üstünde olanlar içinse sağlık raporu gibi ön gereklilikler söz konusu olabilir.
Uzman dalgıçlar tarafından verilen birkaç günlük eğitimin ardından dalış yapabilirsiniz. Fethiye, dalış (scuba diving) için uygun olan 52 noktaya sahip;
Kızılada Feneri, Dalyan Koyu, Üç Tüneller, Af Kule, Baracuda Resifi, Soğuk Mağara, Şahin Burnu, Akvaryum Koyu, Kızıl Ada Kanyonu, Aqua Point, Sarıyarlar, İblis Burnu, Balaban Adası gibi noktaları kapsayan günübirlik dalış turlarına katılabilirsiniz.
Trekking – Doğa Yürüyüşü
Gün içinde yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri olan trekking için herhangi bir özel şart gerekmiyor, ancak doğal şartlara uygun ayakkabı giymeyi ve enerji ihtiyacınız için yiyecekler ile suyu yanınıza almayı unutmayın. Sırt çantanıza yedek çorap, yağmurluk ve giysi de koymanız gerekebilir.
Doğa yürüyüşlerinde zorluk dereceleri farklı parkurlar olacağından, yürüyüşle ilgili detaylı bilgi almanız uygun olur. Köyceğiz, Bodrum-Uyku Vadisi, Tavşan Adası’nda doğa yürüyüşü yapabilir, yürüyüş güzergahındaki Bodrum, Yalıkavak – Gümbet tepelerinde bulunan yel değirmenlerini fotoğraflayabilirsiniz. Ayrıca ‘’Karya Yolu’’ ile ‘’Likya Yolu’’ önemli yürüyüş güzergahlarından ve bu yolların bir bölümü bölgede yer alıyor. Antik kentleri birbirine bağlayan yollar aynı zamanda özgün flora ve faunası ile de doğaseverler için bulunmaz bir güzellik vadediyor.