16 Mayıs 2021 Pazar

Doğadaki huzur.

 







Doğadaki her şey birbirinin akrabasıdır. İnsanı, ağacı, çiçeği, kuşu, denizi, dağı oluşturan atom ve moleküller, birbirinin aynısıdır, kopyasıdır.

İşte bu nedenle en değerli ilaç 'huzur'un büyük parçası doğada yer alır. Huzur sudadır, topraktadır. Ağaçlarda, kuşlardadır. Doğaya kaçmak için kendinize bol bol fırsatlar hazırlayın. Huzur, araştırmalara göre, sağlıklı, formda ve kaliteli bir hayatın köşetaşlarından biri. Huzur ile birlikte olmayan hiçbir şeyin tadı yok. Mutlu bir hayat ile en çok uyuşan, barışan, kaynaşan şey huzur olmalıdır. Huzur ruh sağlığınızın 'olmazsa olmaz'ıdır. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, su, toprak ve güneş hep birlikte var olmuştur. Beden ve ruhunuz işte bu nedenle doğanın bir parçasıdır, onunla iç içedir. Bedeniniz suyun, toprağın, güneşin, bitkinin aynısıdır. Ruhunuz doğadaki 'esas gücün' yansıtıcısı ve aynasıdır. Doğadaki her şey normal olarak birbirinin akrabasıdır. İnsanı, ağacı, çiçeği, kuşu, denizi, dağı oluşturan atomlar ve moleküller hep aynıdır, birbirinin kopyasıdır. İşte bu nedenle huzurun büyük bir parçası doğada yer alır. Huzur sudadır, topraktadır. Ağaçlarda, kuşlardadır. Bazen suyun şırıltısı, yaprakların hışırtısıdır. Bazen de güneşin sıcaklığı, ayın ve yıldızların pırıltısıdır. Sıkılıp bunalınca dağlara, ormanlara kaçmanız, ağlayınca yüzünüzü su ile buluşturmanız bundandır. Ruhu biçimlendirir Doğa, ruhun ve bedenin en değerli ilacı, huzurun kaynağıdır. Ruh bedenle, beden ruhla doğada daha kolay anlaşır,daha çok kaynaşır. Hayatın iki hareketli hücrenin birleşmesi ile başladığı ve milyarlarca hücrenin aldıkları bir 'iç emir' ile sonlandığı doğrudur. Hayatın içindeki bedensel ve ruhsal duruşumuzu bu iki küçük hücredeki genetik materyalinin belirlediğine hiç kuşku yoktur. Ama sakın unutmayın! İçinde 'yaşadığınız çevrenin' ve ait olduğunuz 'yerel dünya'nın özellikle ruhsal örgütlenmenizde, şekillenmenizde çok fazla etkisi vardır. Doğaya kulak verin Bozkır insanını, deniz insanından, şehir insanını, köy, kasaba insanından farklılaştıran şey biraz da budur. Doğa ruh sağlığımızın en büyük destekçisi huzurun en büyük ustasıdır. Huzuru ararken doğa ile daha çok birlikte olun. Bedensel ve ruhsal egzersizleri beraber yapmanın, huzuru yakalamanın hoşluğunu hissedin. Bu daveti lütfen ertelemeyin. Çünkü huzur ve mutluluk doğada gizlidir. 

Çiçekler

  Estetiğin ruhu, güzelliğin kuşkusuz sembolüdür çiçekler. Çiçekler hastaların ilacı, ressamların ilham kaynağı, şairlerin betimlemeleri, kadının parfümü, Aşık Veysel'in Türküsü, kiminin göz yaşı, kiminin yaşam sevinci, insanlığın enerjisi, aşkın sembolü, varoluşun temsili, dekorasyonların vazgeçilmezi, kozmetik dünyasının gözbebeği… Doğanın eşsiz güzelliği ve daha nicesi...



































Çiyan

 Latince Adı Chilopoda Sınıfı Dış Görünümü Çıyan, çıyangiller sınıfına aittir. Kırkayaklarla benzerliklerinden dolayı “kırk ayaklı” olduğu düşünülse de aslında bu yanıltıcıdır ve çıyanların 15 ila 177 çift ayakları vardır. Çıyanlar uzundurlar ve her bir segmentin bir çift ayağı içerdiği, segmentlere ayrılmış yassı bir vücutları vardır. Çıyanlar, birçok değişik renkte olurlar ama genellikle kahverengi ya da kırmızımsı turuncu renklerdedirler. Türlerine göre boyları 4 ile 152 mm arasındadır. Çıyanların başında bir çift uzun ve hassas anten bulunur. Küçük ağızları ve zehir bezelerinin bulunduğu pençe gibi büyükçe organları vardır. Çoğu cins çıyan aslında etobur hayvanlar olup geceleri avlanmaya çıkarlar ve solucan, örümcek ve küçük omurgalılar gibi kurbanlarını pençeleriyle paralize ederler. Davranışı, Beslenmesi ve Alışkanlıkları Yetişkin çıyanlar, kışları genellikle karanlık, nemli ve tenha yerlerde saklanırlar. Yazın ya da ilkbaharda yumurtalarını nemli toprağın içine bırakırlar. Çıyanlar büyüdükçe gövdelerinin diğer bölümleri ve kalan çift ayakları tamamlanır. Çoğu çıyanlar bir yıldan fazla, hatta bazıları altı yıla kadar yaşar. Çıyanlar evlere ve binalara girebilirler ama gündüzleri dolaşmazlar. Banyo, dolap, zemin kat gibi nemli yerlerde ve diğer haşerelerce tercih edilen yerlerde saklanırlar. Çıyanlar avlarını yoğun tüylerinin bulunduğu antenleriyle hissederler. Çene ayaklarındaki dişlerini kullanarak kurbanlarına zehir enjekte ederler ve kurbanlarını hareketsiz hale getirirler. Birinci ve ikinci çene ayağı yoluyla avlarını ağızlarına getirirler ve sonrasında alt çeneleriyle parçalarlar. Çoğu çıyanlar etoburdur ve yumuşak gövdeli böcekler, örümcekler, solucanlar ve diğer kırkayaklar da dâhil olmak üzere diğer eklem bacaklılardan beslenirler. Çıyan İstilasının Belirtileri Çıyanlar, genellikle kendilerinin fiziksel olarak görülmesi dışında varlıklarına dair başka herhangi bir iz bırakmazlar ve belirti göstermezler. Diğer Bilgiler Çıyanlar hızlı hareket eden, çevik ve gececi hayvanlardır. Geceleri aktif oldukları ve hızlı hareket ettikleri için insanlar tarafından seyrek olarak görülürler. Bazı çıyanlar 200’e kadar optik üniteden oluşan bileşik göz yapısına sahip olsalar da bazı çıyanların da hiç gözü yoktur. Bütün çıyanların görme yeteneği zayıftır ve avlarını koklayarak ya da dokunarak bulurlar. Eğer diğer yırtıcı hayvanlardan korunabilirlerse ve yaşadıkları ortam hayatta kalmalarına elverişliyse altı yıla kadar yaşayabilirler. Eklem bacaklılar içerisinde diğer hayvanlara göreceli olarak uzun bir ömre sahiptirler. Çıyanlar zehirlidir. Zehirleri, kurbanlarını yakalamalarını ve diğer yırtıcı hayvanlara ya da doğadaki diğer düşmanlarına karşı kendilerini korumalarını sağlar. Çıyanların zehri insanlar için ölümcül bir tehlike yaratmasa da ısırıkları acı verici olabilir. Çıyanlarla Mücadele Yöntemi Çıyanlar böcekleri ve diğer eklembacaklıları yedikleri için, besin kaynaklarının kurutulması onlarla mücadelede önemli bir adım olacaktır. Bu nedenden dolayı, herhangi bir ilaçlama yapmadan önce evde ve binada bulunan bütün zararlı böcekler tespit edilmelidir. Her ne kadar çıyanlar ev sakinlerinin hamam böceklerinden ve karasineklerden kurtulmalarına yardımcı olabilseler de, büyük olan türleri insanlarda arı sokması kadar acı verici ısırıklar oluşturabilirler. Bazı çıyanlar ürktükleri zaman çok hızlı kaçabilir. Dokunulduklarında oldukça acı verici, uyuşukluk, renk değişikliği ve iltihaplanma yaratacak şekilde ısırabilirler. Yaygın ev çıyanları için etrafa yapışkanlı tuzaklar koymak var olan çıyan popülasyonunu ölçmek için yardımcı olabilecektir. Bu yöntem aynı zamanda çıyanların evinize giriş yolunu bulmanızı da sağlayacaktır. Eğer bir istila söz konusuysa ev sakinlerinin evdeki nemi azaltmaları ve konutlarına giriş yerlerini kapatmaları gerekir. Binanın temelinde oluşan nem ve çatılarda biriken su sorun yaratabilir ve bir çıyan istilasına neden olabilir. Yaprakları, tahtaları, çürümüş yaprakla karışık gübreyi ve diğer canlı maddeleri evlerin kenarlarından uzak tutun.


Kaynak : https://www.teknikturk.com.tr/hasere-rehberi/ciyan

31 Mart 2021 Çarşamba

Çam Tırtılları, Çam Kese Böceği

 

Çam Tırtılları, Çam Kese Böceği

Çam Tırtılları, Çam Kese Böceği





Çam kese (Thaumetopoea pityocampa) böceği, Thaumetopoeidae ailesinin bir güvesidir. Bazen Traumatocampa cinsine yerleştirilen tür, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Güney Avrupa ülkelerinde çam ve sedirlere en çok zarar veren türlerden biridir. Tırtıl larvalarının tüyler ürpertici kılları, insanlarda ve diğer memelilerde zararlı reaksiyonlara neden olur. Bu tür, çam ağaçlarının yüksekliğinde çadır benzeri yuvalarda kışı geçiren ve şiddetli tahriş edici tüyleriyle korunan, burundan kuyruğa sütunlardaki ormanda ilerleyen tırtıllarının davranışıyla dikkat çekicidir.

Çam keseböceği, kıllı tırtıl, çam tırtılı, tüylü tırtıl veya alayı tırtıl, tüm tırtıllar içinde  en iyi bilineni olup, 1736 gibi erken bir tarihte Raumier ve daha sonra "Tırtılın yaşamı" adlı makalesi popüler entomoloji literatürünün klasikleri arasında yer alan Fabre (1898) tarafından incelenmiştir. Böcek, güney Avrupa, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'nın daha sıcak bölgelerinde bulunur. Tırtılların halkın dikkatini çeken, uzun baştan sona uzun bir alay olarak hareket etmesi ve onları taciz etmeye çalışan herkesi zehirli tüylerle sokmak, bu tırtılların alışkanlığıdır. Aynı zamanda, epizodik popülasyon dalgalanmaları sırasında geniş çam alanlarının yapraklarını dökebilen orman böceklerinin en yıkıcılarından biridir. Bununla birlikte, burada ilgi çekici olan, tırtılların en sosyal olanıdır. Kardeş gruplar, larva aşaması boyunca bir arada kalırlar, genellikle uzun, baştan aşağı alaylar oluşturarak ulaştıkları yerlerde yan yana pupa olurlar.

Böcek, yalnızca yılın soğuk zamanlarında aktiftir ve sıcak yaz aylarını toprağa gömülü bir pupa olarak geçirir. Güveler ağustos ayında topraktan çıkmaya başlar ve kısa bir süre sonra çiftleşerek yumurtalarını koydukları çam ağaçları aramaya başlarlar. Her dişi, uygun bir ev sahibi ağacın iğnesine tutturduğu tek bir yumurta kütlesi üretir. Yumurta kütleleri 300 kadar yumurta içerir ve tırtıllar tipik olarak yumurtlamadan dört veya daha fazla hafta sonra onlardan ayrılır. Yumurtalar tamamen dişinin karnından ayrılan pullarla kaplıdır.

Çam Tırtıllarının İnsana Etkileri ve Anti Yırtıcı Savunmaları

Çok masum gözükse de asla elinize almamanız gereken bir böcek türü olan çam tırtılı ile her yerde karşılaşabilirsiniz. Tüyleri insanlarda ve diğer memelilerde zararlı reaksiyonlara neden olur. Çam tırtılları deriyi oldukça rahatsız eder, Tırtıl tüyleri ile temas şiddetli kızarıklıklar ve göz tahrişine neden olabilir. Bazı bireyler tırtılın kıllarına alerjik bir reaksiyon gösterebilir. Evre larvaları, tehdit edildiğinde veya vurgulandığında tüyleri atabilir.

Zıpkın şeklinde olan tüyler, daha sonra bir ürikasyon proteini ile maruz kalan cildin tüm alanlarına nüfuz eder ve tahriş eder. Sonradan tüylere maruz kaldıklarında duyarlı kişilerde alerjik reaksiyonlar görülebilir. Çam ormanlarında çadır benzeri yuvalar üzerinde kıvrımlı olan ve burun-kuyruk kolonlarındaki ormanda ilerleyen, ciddi tahriş edici kıllarıyla korunan tırtıllarının hareketi bakımından dikkate değerdir. Yalnızca bir yıl yaşasa da, yüksek rakımlı yerlerde iki yıldan fazla dayanabilir. Yetişkin güveleri yumurtalarını çam ağacının tepelerine yakın koyarlar. Kuluçkadan çıktıktan sonra larva, beş gelişme aşaması boyunca ilerledikçe çam iğnelerini yer. Nisan ayının başlarında yuvalarını terk eder. Sıcak bir baharla yetişkinlerin sayısı çoktur. 

Oldukça sosyal bir böcektir. Yaşam döngüsü boyunca bir çam progrüreri birkaç sığınak yapacaktır. Bunlardan ilki çürük ve geçicidir, ancak üçüncü instar'da daimi bir yuva kurarlar. Kalıcı yuvası kurulduktan sonra, tırtıl yuvanın yakınında kalıp kalıcı hale gelir. Çam tırtılı, güney Avrupa'nın yaprak dökmesinin çoğundan sorumludur. Çamlar tırtıl için hassas olsalar da, diğer ağaçlar da savunmasızdır. Tırtıllar, büyük miktarlarda mevcut olursa ağaçlara tamamen zarar verebilir.

Yumurtalar 4 cm ila 5 cm arasında değişen silindirik gövdelerde döşenir. Yumurtalar dişi ve çam fıstığını taklit eden terazilerle kaplıdır. Larva, büyük keselerdedir, genellikle çam ağaçlarında, ancak zaman zaman sedir ya da karaçamda yaşarlar. Tek bir ağaçta genellikle birkaç kese vardır. Güvenin pupal safhası beyaz ipek kozada toprağın altında bulunur. Pupa yaklaşık 20 mm ölçülür ve soluk kahverengimsi-sarı bir renktir ve bu renk koyu kırmızımsı kahverengiye dönüşür. 

Kış Ortası Yiyecek Arama ve Termoregülasyon

Biyolog Terrence Fitzgerald, "Koloniler kış ayları boyunca aktiftir. Kızılötesi aktivite monitörleriyle elde edilen, İspanya'nın Barselona yakınlarındaki dağlık bölgelerdeki çam ormanlarında yiyecek arayan kolonilerin aktivite kayıtları, tırtılların ev sahibi ağacın dalları üzerinden daha uzak beslenme alanları için gün batımından önce yuvalarını terk ettiklerini göstermektedir. Orada gece boyunca beslenirler, sonra şafakta yuvaya geri dönerler. Tırtılların en soğuk gecelerde yiyecek aradıkları ve sıfırın altındaki sıcaklıklarda hareket edebildikleri gözlemlenmiştir. Yuvalar güneş tarafından ısınacak şekilde konumlandırılmıştır. Tırtıllar gün boyunca dinlenir ve yuvadaki ısı, yiyeceklerini sindirmelerine yardımcı olur. Mart ayı sonlarında yuvalarından çıktıklarında tamamen büyürler ve yuva işlemlerini yerdeki pupa alanlarına doğru bırakırlar.

Çam Tırtıllarının İz işaretleme ve Alay Davranışları Hakkında

Çam tırtılları, ev sahibi ağacın dalları üzerinde ilerlerken karın ucundan bir feromon izi bırakırlar. Tırtıllar da ipek salgılarlar ve yollarını bu malzeme ile işaretleseler de, iz takibinde çok az rol oynar veya hiç rol oynamaz. Büyük ihtimalle ipek, sadece tırtılların düz bitki yüzeylerini kavramasına yardımcı olur. Tırtıllar eskiyi yeni patikalardan ayırt edebilir. Tırtıllar tercihen daha fazla sayıda tırtılla işaretlenmiş yolları takip eder. İz işaretleme, tırtılların beslenme alanlarında toplanmasını ve beslendikten sonra yuvaya geri dönme yolunu bulmalarını sağlar. Tırtıllar dalların üzerinden geçtiklerinde küçük gruplar halinde veya tek başlarına baştan sona seyahat edebilirler. Her iki durumda da, yollarını bulmak için feromon iz işaretine güvenirler.

Çam tırtılı alayları tamamen büyümüş tırtıl yavruları ağaçlarını terk ettiklerinde, üç yüz kadar tırtıl, doğum ağacından uzun mesafelerde kendilerini gömecekleri ve koza oluşturacakları yumuşak bir toprak arayışına girdiklerinde oluşur.

Çam Tırtılı Doğal Kontroller

Çam tırtıl alayı, güney Avrupa'daki iğne yapraklı ormanlarda ekonomik bir zararlıdır. Güveye yaşam döngüsünün birçok aşamasında saldıran avcılar, parazitler ve virüsler tarafından bir dereceye kadar kontrol edilir:

Yumurtalar eğer sırtlı çalı cırcır böceği (orthopteran Ephippiger ephippiger) tarafından yenir.

Larvalar büyük baştankara kuşu (Parus major) ve benekli guguk kuşu (Clamator glandarius) gibi kuşlar tarafından yenir.

Larvalar, soliter yaban arıları (Ichneumonidae, Braconidae) ve bazı sinek türleri (Tachinidae) tarafından parazitlenir.

Pupalar, İbibik (Upupa epops) kuşu tarafından yenir.

Yetişkinler yarasalar tarafından yenir.

Larvalar, alaycı güve virüsü (Smithiavirus pityocampae) ile enfekte olabilir.

30 Mart 2021 Salı

Kızılderili efsanelerinin üç ayrılmaz kızkardeşi









 Kızılderili efsanelerine göre birbirinden ayrılmaması gereken üç kızkardeş:


Mısır (corn), fasülye (beans) ve kabak (squash)


Çok-kültürlü ekolojik tarımın, monokültürlere dayalı konvansiyonel göre avantajlarını gösteren binlerce örnekten sadece biri…


Mısır, sarmaşık fasüleyeye sarılabileceği doğal bir sırık işlevi görüyor.


Fasülye, toprağı azot bileşikleriyle zenginleştirerek mısırı da kabağı da besliyor.


Kabak, geniş yapraklarıyla gölge yaparak yabancı otları azaltıyor, toprağı nemli tutarak kurumaktan koruyor.


Neticede bu üç kızkardeş birbirlerine destek olarak büyüyor, hem de toprağı tüketmeden; monokültürlere dayalı konvansiyonel veya endüstriyel tarımda olduğu gibi gübreye ilaca vesaire ihtiyaç yaratmadan.


Üstelik üç kızkardeşin kutsal ittifakı burada da bitmiyor; besin değeri olarak da birbirlerini tamamlayıp dengeliyorlar:


Mısır temel enerji kaynağı olarak bol miktarda karbonhitrat içeriyor.


Fasülye baklagillerin çoğu gibi mükemmel bir protein kaynağı; eksik kalan amino asitleri tamamlıyor.


Kabak sağlık için gerekli lifler ve vitaminlerce zengin.


Karahindiba

 




Aslında Tam Bir Şifa Kaynağı Olduğunu Bilmediğiniz Uçuş Uçuş Bir Ot: Karahindiba

 Doğada hemen hemen her hastalık için doğal bitkiler ve çözümler bulunur. İçerdikleri yüksek besin değerleri ve doğal yapıları ile özellikle bitkiler, hastalıklarda tedaviyi destekleyici ürün olarak kullanılır. Yüksek potasyum oranına sahip karahindiba bitkisi de bu doğal tedavi yöntemlerinden biri olarak dikkat çeker.

Karahindiba nedir


Karahindiba; her ne kadar ismi kara olsa da aslında yaprakları yeşil ve çiçeği sarı bir bitkidir. Nisan ve mayıs aylarında yetişen bu bitki; radika, acıgünek ya da güneyik gibi isimlerle de anılır. Papatyaya benzeyen yapısı ile dikkat çeken karahindiba, şifa kaynağı içeriği ile pek çok hastalığa iyi gelir. Dünyanın birçok yerinde yetiştirilebilen bu bitki, yüksek oranda potasyum ile A ve C vitamini içerir.

Karahindiba otunun faydaları nelerdir?

  • Yatıştırıcı özelliği bulunan karahindiba çayı, depresyon, stres ve yorgunluğa iyi gelir.
  • Sindirim sistemini düzenler ve iştah açıcı özelliklere sahiptir.
  • Güçlü bir idrar söktürücüdür. Müshil etkisi yaratan bir yapıya da sahiptir. Boşaltım sistemi üzerinde iyileştirici etkileri vardır.
  • Kalp kaslarının güçlenmesine yardımcı olur.
  • Kan şekerini dengede tutarak şeker hastalığı tedavisinde yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir.
  • Kolestrolü dengeler.
  • Egzama, sedef ve sivilce gibi cilt sorunlarında karahindiba bitkisinden faydalanılabilir.
  • Antioksidan özelliği sayesinde kanser gibi önemli hastalıklarda da kullanım için idealdir.
  • Sarılık, gut, romatoid artrit gibi hastalıklarda yarar sağlar.
  • Vücutta su tutulmasını azaltarak zayıflamaya da yardımcı olur.
  • Kan dolaşımını hızlandırır. Bu sayede vücuda güç ve enerji verir.
  • Karahindiba otunun zararları nelerdir?

    Karahindiba, oldukça yararlı bir bitki olsa da kanaryaotu, krizantem, kadife çiçeği, papatya, sarı papatya gibi bitkilere alerjisi olanlar tarafından kullanılmamalıdır. İlaç kullananların ve hamilelerin de kullanmadan önce doktora danışmalarında yarar vardır. Safra kesesi iltihaplı ya da enfekte olmuş olan hastaların da bu bitkiden uzak durmaları önerilir. Bazı kullanımlarda midede ekşime ve ishal gibi sorunlar ortaya çıkardığı da görülmüştür.

    Karahindiba nasıl kullanılır?

    Karahindiba bitkisi yüksek oranda potasyum, A ve C vitamini içeren bir bitkidir. Mineraller bakımından da zengindir. Yaprakları ve köyü salataların içerisinde kullanılabilir. Kurutulmuş hali birçok ülkede öğütülerek kahve ve çay olarak tüketilir. Ayrıca kök ve yaprakları göğüs ve kadın sağlığı ilaçlarında, üriner sorunlarda ve cilt bakımında da kullanılır.

    Karahindiba çayı nasıl yapılır ve faydaları nelerdir?

    Karahindiba çayı özellikle kurutulmuş yapraklarından yapılan bir çaydır. Ancak dilerseniz bu çayı taze yapraklardan da yapabilirsiniz.

  • 6 çorba kaşığı kurutulmuş karahindiba kökü, yine aynı ölçekte karahindiba yaprağı ve 4 su bardağı su, karahindiba çayını hazırlamanız için yeterlidir.
  • Önce 4 su bardağı su ile karahindiba kökü 20 dakika civarında kaynatılır.
  • Ardından bu kaynayan karışım karahindiba yapraklarının üzerine dökülür ve ağzı kapatılarak 15 dakika demlenir.
  • Sonrasında ise içilmeye hazırdır. Dilerseniz karanfil, tarçın, rezene tohumu, zencefil kökü ile 1 tutam karabiberi ve karahindiba bitkisini kavurarak da bir çay karışımı hazırlayabilirsiniz.