1 Aralık 2021 Çarşamba

Samsun ili tarihcesi

  


 Samsun MÖ 760-750 yılları arasında İon şehir devletlerinden Miletoslular (Milet) tarafından Amisos adı ile küçük bir yerleşim alanında kurulmuştur. Başta bugünkü şehrin merkezi olmak üzere Kızılırmak Vadisi - Kavak Tekkeköy Çarşamba Ovası’nda eski çağlardan bu yana insan iskan edilmiş ve yaşam sürmüştür.

İlk Çağ’da Paflagonya olarak adlandırılan bölgenin en önemli kentlerinden Samsun’da ilk yerleşim izleri Tekkeköy’ün güneyindeki mağaralardan elde edilmiştir. Orta Taş Devrinde (Mezolitik. MÖ 10000-5000) insanların Tekkeköy’de bulunan sığınaklarda yaşadıkları ve bölgenin en eski yerleşimcileri oldukları bilinmektedir. Yine Cilalı Taş Devri (Neolitik. MÖ 5000-4000) ile Bakır-Tunç Devrinde (Kalkolitik: MÖ 4000-1700) insanların Samsun merkez Dündartepe Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe’de sürekli iskân oluşturarak yaşamlarını devam ettirdikleri yapılan arkeolojik kazılardan anlaşılmaktadır.

        Samsun İli sınırları içerisinde devlet kurarak yaşayan en eski topluluk Gaşkalar'dır. (MÖ 5000-3500) Bilinen bu ilk uygarlığın ardından bütün Kuzey Anadolu'ya hâkim olan Paflagonlar Kızılırmak Havzasında yaşamışlardır. (MÖ 3000-1100) Hititler, (MÖ 2000-1200) Frigyalılar, (MÖ 1182-MÖ 676) Kimmerler, Lidyalılar (MÖ 1200-547) bugün Kara Samsun adıyla bilinen yere ENETE adında bir site kurdular. Miletliler (İyonya) (MÖ 2000-MÖ 400) Ege’den Karadeniz yoluyla ENETE'ye yerleşerek “Amisus” veya “Amisos” adını verdiler. Perslerin (MÖ 550-330) Lidya Kralı Krezus'u yenmeleri sonunda (MÖ 546) Amisos Pers İmparatorluğunun eline geçti. MÖ 331 yılında Büyük İskender’in Persleri yenmesi sonucu Makedonya İmparatorluğu’nun eline geçen Amisos, İskender'in ölümüyle kurulan Pers kökenli Pont Krallığının (MÖ 255-63) başkenti oldu.

        Daha sonra MÖ 1.yy da Roma İmparatorluğu hâkimiyetine giren Amisos 385 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla Bizans İmparatorluğu'nun sınırları içerisinde kaldı. Amisos 860 yılında Abbasiler zamanında Halife Mutasım'ın emriyle Malatyalı Korkunç Ömer komutasındaki kuvvetler tarafından ele geçirilmiş ise de Bizanslılar tarafından tekrar geri alınmıştır. Türklerin Anadolu'ya girmesiyle birlikte Danişmentliler tarafından Samsun kuşatılmış ise de alınamamıştır. Anadolu Selçukluları zamanında Samsun'un Müslüman yerleşim yerleri 1185 yılında Anadolu Selçuklu hâkimiyetine geçmiştir. İlk defa Amisos ismi Selçuklular tarafından Samsun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Haçlı Seferleri sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine giren Samsun Cenevizlilerin Karadeniz'de ticareti ellerine geçirmeleri sonucunda 100 yıl kadar burada yaşamışlardır. Bu tarihlerde Türklerin yaşadığı Samsun'a “ Müslüman Samsun” 3 km. mesafede bulunan Cenevizlilerin ticaret sitesine de “Gavur Samsun” denilmiştir.

    1071 yılında Malazgirt Savaşı'ndan sonra Danişmentliler tarafından alınamayan Samsun'un deniz kıyısında bir kale kurarak Müslüman Samsun'u oluşturduktan sonra 1243 Kösedağ Savaşı sonrası Trabzon Rum İmparatorluğu egemenliğine girmiş ise de 1296 yılında tekrar Anadolu Türklerinin eline geçmiş ve 1389 yılında da Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti çökerken Canik Beyliğine de başkentlik yapmıştır.

        Kösedağ Savaşı sonrası Karadeniz’de Türk yayılması durmuştur. Bundan sonra Selçukluların görevini Canik Beylikleri üstlenmiştir. Canik sahasının Türkleşmesinde beyliklerin oldukça etkili olduğu söylenebilir.Bu tarihten sonra Pervaneoğulları, Hacıemiroğulları, Kubatoğulları, Taceddinoğulları,Taşanoğulları ve İsfendiyaroğulları değişik tarihlerde ve aralıklarda bölgeyi ele geçirmiştir.

 Osmanlı devleti Samsun’u idareleri altına aldıktan sonra Samsun merkezli Canik Sancağı’nı oluşturulmuştur. Canik Sancağı, bugün Ordu’ ya bağlı olan Fatsa ve Ünye’yi içine almakta, Bafra ve Kavak’a kadar uzanmaktaydı. Canik, Tanzimat’a kadar şeklen Trabzon’a bağlı gibi görünse de resmen Sivas eyaletine bağlanmıştır. Tanzimat’tan sonra da idari olarak Trabzon eyaletine bağlanmış, önce sancak ve daha sonra da mutasarrıflıkla idare edilmeye başlanan bu yapısını Osmanlı devletinin yıkılışına kadar korumuştur. Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1923 yılında da vilayet merkezi olmuştur.

1870-1884 yılları arası Samsun şehrinin genel görünümü

 

        19. asırdan sonra Samsun, Karadeniz kenarında gittikçe büyüyen bir şehir olarak ortaya çıkmıştır. Şehrin nüfus ve fiziksel olarak büyümesinin bir sonucu olarak ticaret önemli ölçüde gelişmiştir. Özellikle 1877-1878 Osmanlı -Rus savaşından sonra gelişen süreçte dışarıdan gelen muhacirlerle şehir etrafa doğru genişlemeye başlamıştır.

Samsun Şehir Planı - Başbakanlık Osmanlı Arşivi

 

        Osmanlı Devleti’nin Samsun’u ele geçirmesi Yıldırım Bayezid (1389-1402) dönemiyle birlikte başlamıştır.Osmanlı Devleti 1389 yılında Müslüman Samsun’u bir ara topraklarına katmış fakat 1402 tarihinde yapılan Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilince burası Müslüman beyliklerin yönetimine geçmiştir. Osmanlılar 1419 yılında Samsun’u kesin olarak hakimiyetlerine almışlardır. Bu tarihten yıkılışa kadar Samsun Osmanlı idaresinde kalmıştır.

        1860’lı yıllarda hummalı bayındırlık faaliyet sonucunda ortaya çıkan şehirde, 3 Ağustos 1869 yangını büyük bir tahribat oluşturmuştur. Bu yangın da 415 ev, 10 cami, 5 büyük hanında yandığı kayıtlara geçmiştir.

Karasamsun, Kalyon burnu ve Fenerin denizden görünümü, 1890

 

        Birinci Dünya Savaşı esnasın da Rus donanmasına ait savaş gemileri tarafından 10 Temmuz 1915’de şehir bombalanmıştır. Rus donanmasınca gerçekleştirilen bombardıman sonrası rüsumat dairesine ait binaların yanı sıra Reji İdaresine ait şimendifer iskelesi ve gazhane deposu tamamen tahrip olmuştur. Sivil halka ait meskenler de zarar görmüş, Samsun açıklarındaki irili ufaklı 16 gemi tahrip edilmiştir. 1916 ve 1917 yıllarında da Samsun sahilleri topa tutulmuştur.

 

        9 Mart 1919’da İngiliz İşgal Kumandanlığı asayiş gerekçesiyle 200 kişilik bir birliği Samsun’a çıkarmış ve şehri işgal etmiştir. Zamanla bunların sayısı 450’ ye yükselmiş ve bunların bir kısmı Merzifon’a gönderilmiştir.

 

        Karadeniz ve havalisindeki ekonomik menfaatlerini korumak adına Amerikan donanmasına ait sayıları 12‘yi bulan gemiler Karadeniz’e sevk etmiştir. 1919 yılının başından itibaren Amerikalı iş adamları Amerikan donanmasına ait savaş gemilerinin desteğinde Samsun’a gelmeye başlamıştır. Özellikle Samsun limanında veya açıklarında bir Amerikan savaş gemisi bulunmakta ve amaç şehirdeki Hristiyanları himaye etmek, Pontusçulara destek vermek, Amerikan şirketlerinin ve temsilcilerinin güvenliğinin sağlamaktır.

 

        20. asıra girerken Samsun, Cumhuriyet döneminin ilk yarılarına göre nüfus ve fiziksel olarak daha küçüktü fakat Karadeniz’in en ehemmiyetli ve ticareti adım adım gelişen bir şehriydi. 1923 yılından sonra Türkiye’de yaşanan siyasi, sosyal, kültürel değişimler ve gelişimler Samsun’un da çok yakından etkilemiş, Samsun’un sosyal ve kültürel hayatının değişim ve dönüşümünü tetiklemiştir.

Limandan Samsun'a Bakış

 

        Samsun’a demiryolunun ulaşması ile liman daha da önem kazanmış, modern limana olan ihtiyaç artmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan ekonomik zorluklar nedeniyle Samsun’un konum ve önemine yakışan bir limana sahip olması için önceden yapılan girişimlerden sonuç alınamamıştır. Fakat sonraki yıllarda bu girişimler sonucu 1953’de modern liman tesislerinin temeli atılmış, 1960’da dalgakıran ve rıhtımların inşaatı bitirilerek liman hizmete sokulmuştur. Denizyolu, karayolu ve demiryolu üçlü desteğiyle Samsun kısa zamanda Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden biri olmuştur. 1970’li yıllarda Azot ve bakır fabrikaların yapılması, geçmişten beri devam eden tütün üretimi ve buna bağlı tütün sanayisi kentte önemli gelişmelere sahne olmuştur. Bu ekonomik canlılık Türkiye’nin 2. büyük fuarı ile taçlanmış, Samsun aynı zamanda çevresindeki illere göre bir çekim merkezi haline gelerek önemli oranda göç almıştır. Bu süreç 1980’li yıllara kadar devam etmiştir.

        Samsun’un, İç Anadolu’dan Karadeniz'e açılan ilk kapı olması, doğal,tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanında deniz, hava, demiryolu ulaşım olanakları ile Karadeniz bölgesinin turizm potansiyeli en yüksek kentlerinden biri olmuş ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da milli mücadeleyi başlatmak üzere ilk adımı attığı yer olma özelliğiyle de önemini her zaman korumuştur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder