15 Eylül 2021 Çarşamba

Knidos

 


















Knidos'un tarihçesi

Datça Yarımadası'nın en uç kısmında, Ege ile Akdeniz'in birleştiği noktada bulanan Knidos Antik Kenti, birçok medeniyete evsahipliği yaptı. Karyalılar tarafından kurulan kent, sonrasında Dorlar'ın ve Persler'in işgaline uğradı. Roma ve Bizans dönemlerinde en parlak dönemlerini yaşadı. Dorlar ve Romalılar tarafından çok sayıda tapınak ve kilisenin yapıldığı Knidos, Afrodit heykeli ile ünlendi. 2 bin yıl önce şehir nüfusunun 70 binlere ulaştığı kent, Bizans'ın son dönemlerinde bir yandan depremler, diğer yandan korsan saldırılar ile yıkılıp yağmalanınca terk edildi. Kent sonraki yıllarında, Selçuklular, Menteşe Beyliği ve Osmanlıların idaresine geçti.

Ünlü matematikçi ve filozof Eudoxus, en iyi yontulmuş çıplak Afrodit heykelini yapan Heykeltıraş Praxiteles, Skopas, Bryaxis, Mısır'daki Alexandria Feneri'nin mimarı Sostrates, Knidos'da yaşadı. Büyük limanın hemen yanı başındaki 5 bin kişilik tiyatrosu günümüze kadar gelen Knidos'un, 20 bin kişilik büyük tiyatrosunun mermerlerinin bir bölümü İstanbul Dolmabahçe sarayında, bir bölümü ise 1830 yılında gemilerle Mısır'a götürülerek Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Kahire'de yaptırdığı sarayda kullanıldı.

İngiliz arkeolog Sir Charles Newton, Knidos'a 384 gün süren çalışmasını tamamlayarak 1858 yılında Knidos'dan ayrılırken, Knidos Aslanı ve Demeter heykeli ile birlikte 212 sandık dolusu tarihi eseri ülkesine götürdü. Yıllardır bulunamayan çıplak Afrodit heykeli halen sırrını korurken; Knidos Aslanı ve Knidos Demeter heykeli halen İngiltere'de British Museum'da sergileniyor.

Knidos, şarap ihracatı sayesinde gelişmiş bir ticarete sahipti. Yuvarlak ve köşeli kulelerle kuvvetlendirilmiş surlarla çevrili kentin askeri ve ticari olmak üzere iki limanı vardı. Ören yerindeki önemli yapılar ve alanlar Dor Tapınağı, Apollon Tapınağı ve Sunağı, Yuvarlak Tapınak ve Sunağı, Meclis Binası, Korinth Tapınağı, mevsimi ve zamanı gösteren güneş saati, Tiyatro, Dionysos Tapınağı ve Stoası, Yamaç Evleri, Odeon, Demeter Kutsal Alanı, Nekropol ve Kap Krio Yarımadası'dır.

Knidos: Antik dönemin kültür sanat ve bilim merkezi

Knidos Antik Kenti Kazı Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertekin Doksanaltı, kazılarına devam ettikleri bölgenin antik dönemin en önemli kültür, sanat ve bilim merkezi olduğunu söyledi.

Knidos'un konumu itibariyle antik dönemdeki stratejik noktalardan biri olduğunu anlatan Doksanaltı, "Burası Ege'nin kapısı diyebileceğimiz bir noktada. Ege ile Akdeniz'in kesişme noktasında. Bu coğrafi özelliği sayesinde kent ada ve ana kara bölümü arasında kalan iki limana sahip." diye konuştu.

Knidos'ta Hipokrat'tan eski tıp okulu var

Knidos'un Akdeniz havzasında bulunan bir çok kentin aksine askeri alanın dışında bilim, sanat ve kültürel anlamda ön plana çıktığını anlatan Doksanaltı, "Antik dönemin 7 harikasından biri sayılan İskenderiye'deki Deniz Feneri'nin mimarı Knidoslu Sostratus'tur. Kos Adası'nın da komşusu olan Knidos, Hipokratın Tıp Okuluna rakip hatta ondan daha eski bir tıp okuluna sahiptir. Knidosun doktorları antik dönemde Akdeniz Havzası'ndaki bir çok yerde hizmet gösterdiler." ifadelerini kullandı.

Bulunduğu konumun Knidos'un gelişiminde önemli bir şans olduğuna işaret eden Doksanaltı, 18 ve 19. yüzyılda antik kente gelen batılı gezgin ve araştırmacıların kendi ülkelerine, müzelerine ya da koleksiyonlarına eser kazandırmak amacıyla yaptıkları kazılarla antik kente zarar verdiklerini kaydetti.

Knidos Aslanı British Museum'un girişinde ziyaretçileri karşılıyor




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder