13 Temmuz 2020 Pazartesi

Denizde olmak, kimileri için vazgeçilmez bir tutku. Yeşille mavinin iç içe olduğu, insanın şehrin hengâmesinden uzaklaşıp, kendisini bir çocuk gibi doğa ananın kucağına bıraktığı mavi tur yolculukları ise unutulmaz bir serüven.  Denizle haşır neşir olmayı sevenler, teknede kendine bir köşe bulup tüm bir öğleden sonrayı dinlenerek geçirmek ve gece olunca denize vuran mehtaba karşı bir şeyler yudumlamak isteyenler için Ege’nin incisi Marmaris’in ayrıcalıklı bir yer olduğu kesin.

​Tabii şunu en başından belirtmekte fayda var. Marmaris ve çevresinde gezilip görülecek o kadar fazla koy, keşfedilecek o kadar çok tarihi zenginlik var ki hepsini teker teker keşfetmeye mevsimler yetmez. Bu yüzden, Marmaris’te yelkenle mavi tura çıkmadan önce rotanızı ne kadar iyi planlamış olsanız da yolculuğunuzu tamamladığınızda, ardınızda tekrar geri dönmenize sebep olacak muhteşem güzellikler bırakacağınızdan emin olabilirsiniz.  
Marmaris – Datça – Marmaris 
En bilinen mavi tur rotalarından biri olan Marmaris Datça Marmaris’te çoğu zaman giderken farklı dönerken farklı koylar tercih ediliyor. Bir hafta kadar süren bu huzur rotasının ilk durağı, Bozburun Yarımadası’nın güney kısmındaki Bozukkale Koyu oluyor. Loryma antik kentinin yer aldığı bu bölgede, tekneden ayrılıp tepelere doğru yapılan kısa bir yürüyüşün ardından kente ait kalıntıları gezebilirsiniz. Hisarönü Körfezi’nde yer alan Orhaniye, yemyeşil ormanları ve çarşaf gibi deniziyle teknelerin mutlaka uğradığı koyların başında geliyor. Aynı bölgede bulunan ve ismini denizin orta yerinde yürümeyi sağlayan yaklaşık altı yüz metre uzunluğundaki bir kumuldan alan Kızkumu Plajı’nın yanı sıra Selimiye, Dirsek Bükü, Bozburun ve Kadırga koyları da teknelerin sıklıkla mola verdiği diğer huzur noktaları olarak dikkat çekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder