Mustafa Kemal Atatürk,1881(Rumi 1296) yılında Selanik'te Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan üç katlı bir evde dünyaya geldi.Babası o sırada kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi, Kızıl Hafız Ahmet Efendi; anne tarafından dedesi ise, Sofu-zade (Sofi-zade) Feyzullah Efendi'dir. Mustafa Kemal'in hem baba, hem de anne tarafından soyu Rumeli'nin fethinden sonra buraların Türkleştirilmesi için Anadolu'dan göçürülerek iskân edilen "Yörük" (Yürük) veya "Türkmenler"den gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün baba soyu, Karaman'dan gelerek Manastır Vilayeti'nin Debre-i Balâ Sancağı'na bağlı Kocacık'a yerleşmişlerdir. Kocacık, bugünkü Makedonya Cumhuriyeti'nde Arnavutluk sınırına yakın olan Debre şehrine bağlı bir nahiyedir. Aile sonradan (muhtemelen 1830'larda) Selanik'e göç etmiş; Ali Rıza Efendi de muhtemelen 1839'da Selanik'te dünyaya gelmiştir. Dedesi Ahmet ve dedesinin kardeşi Hafız Mehmet Emin'in taşıdığı "Kızıl" lâkabı ve yerleştikleri nahiyenin adı olan "Kocacık"ın da gösterdiği üzere, Mustafa Kemal'in baba tarafından soyu Anadolu'nun da Türkleşmesinde önemli roller oynayan "Kızıl-Oğuz" yahut "Kocacık Yörükleri, Türkmenleri"nden gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk'ün anne soyu da, Konya/Karaman'dan gelerek Selanik ile Manastır'ın arasında bulunan Vodina Sancağı'na bağlı "Sarıgöl" de denilen "Kayalar" Nahiyesine yerleştiler. Aile, sonradan Selanik yakınlarında bugün de kaplıcaları ile meşhur olan Lankaza'ya yerleşmiştir. Dedesi Feyzullah Efendi'in taşıdığı "Sofu-zade" (Sofular) lâkabı, yerleştikleri Sarıgöl bölgesindeki yer adları ve ailedeki hatıraların gösterdiği üzere, Atatürk'ün anne soyu Konya/Karaman'dan Rumeli'ye gelen ve bundan dolayı da "Konyarlar" olarak Rumeli'de anılan Yürük, Türkmenlerdendir. Zübeyde Hanım, 1857'de Lankaza'da dünyaya gelmiştir. 1857 doğumlu Zübeyde Hanım ile 1839 doğumlu Ali Rıza Efendi 1870 veya 1871 yılında evlendiler. Bu evlilikten altı çocukları olmuştur: Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901). Bu çocuklardan Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında o senelerde Rumeli'yi kasıp kavuran salgın kuşpalazı (difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler En küçükleri Naciye Mustafa Kemal Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşında hayata gözlerini kapadı. Ailede çocuklardan en uzun yaşayan Makbule Hanım olmuştur. Babası Ali Rıza Efendi'nin hastalanarak 28 Kasım 1893 tarinde vefat etmesi üzerine 12 yaşında yetim kalan Mustafa Kemal ve iki küçük kardeşin (Makbule ve Naciye) büyütülmesi ve yetiştirilmesi görevi, büyük Türk kadını Zübeyde Hanım'a düştü
29 Haziran 2021 Salı
27 Haziran 2021 Pazar
Ay doğarken
Ayın doğuşu veya batışı neden geceden geceye değişir?
Tüm geometrik şeyleri bir kerede kaldırsak iyi olur.İlk bakışta, ayın doğuşu ve ufuk boyunca ileriye ve geriye doğru batışının ilerlemesi şaşırtıcı görünebilir, ancak gerçekte Güneş’in davranış biçimiyle yakından ilgilidir.Ay’ın yörüngesi Dünya’nınkine sadece 5 derece eğimli olduğundan, Güneş ve Ay gökyüzünde çok benzer yolları izler.Bu, gün doğumu ve gün batımının değişen yönüne ilişkin tartışmanın Ay için büyük ölçüde geçerli olduğu anlamına gelir.
Bununla birlikte, en büyük fark, Güneş ile karşılaştırıldığında Ay’ın göklerde pozitif bir şekilde vızıldamasıdır.Bir ayda veya ‘Ay’ 29.53 gün içinde tüm gökyüzünde dolaşırken, Güneş’in dolaşması tam bir yıl sürer.Sonuç olarak, Ay yıldızlar arasında çok hızlı hareket ediyor gibi görünüyor.Çok kabaca, bir geceden diğerine, pozisyonu 10 ila 15 derece değişece, her zaman Doğu’ya doğru ilerleyecektir.
Ay nasıl hareket eder?
Bu canlı davranışın sonucu, ayın doğuşu ve batışı yönündeki gece değişiminin, Güneş’in doğuşu ve batışının ilerlemesinden çarpıcı biçimde daha hızlı olmasıdır. Sadece yılın zamanıyla değil, aynı zamanda ayın zamanıyla (veya başka bir deyişle Ay’ın evresiyle) ilgilidir. Dolunay gökyüzünde Güneş’in karşısında yükselir. İki hafta sonra, yeni olduğunda, aşağı yukarı Güneş’le aynı yönde yükselir. Yeni ve tam evreler arasındaki ayın doğuşu (veya ayın batışı) yönündeki bu fark en çok gündönümlerinde ve en azından ekinoksların yakınında belirgindir.
Ay Ne zaman doğar?
Ayın Dünya’yı dolaşması bir ay sürer.Bu yolculukta nerede olduğuna bağlı olarak, ayın yüzeyinden farklı miktarlarda güneş ışığı yansıtılır.Bazen tamamen ortadan kalkıyor gibi görünüyor.Gerçekte ise, ay her zaman oradadır sadece güneş ışığından yansıyan ışığı her zaman göremeyiz.
Şimşek çakması
Hanginiz şimşek çaktığında ürpermezsiniz ki? Aslında ışık değil de arkasından gelen sestir sizi ürperten. Ancak şimşeğe ne mucizevî vazifeler yüklendiğini bilseydiniz ondan ürpermez, ona ibretle bakardınız. Her şimşek çaktığında, havadaki oksijen molekülündeki oksijen atomları (O2) birbirinden ayrılır. Ancak birbirinden ayrılan oksijenler tek başlarına kalamazlar. Hemen diğer oksijen molekülleriyle (O2) birleşerek O3’ü, yani namı diğer ozonu meydana getirirler. Ozonun görevi dünya'ya gelen zararlı ışınları kırarak canlıların zarar görmesini engelleme vazifesidir. Eğer ozon tabakası olmasaydı insanların ve diğer canlıların büyük çoğunluğu ölümcül hastalıklara yakalanır ve kısa bir süre içerisinde dünya da hayat sona ererdi. Her şimşek çaktığında havada meydana gelen ısıyla beraber, havadaki azot (N2) oksijen molekülüyle (O2) birleşerek azot oksitleri meydana getirir. Azot oksitleri ise yağmur damlacıklarında çözünerek nitröz ve nitrik asit meydana getirir. “Nitröz ve nitrik asitler de toprağı gübreleyen ve bitkiler için çok önemli olan azot kaynağıdırlar.
26 Haziran 2021 Cumartesi
Rūzğar sörfü
Rüzgar Sörfü Nedir?
Rüzgar sörfü (Winsurfing); sörf tahtası ve yelken kullanarak rüzgarın yardımıyla su üzerinde gitmenizi sağlayan bir spordur. Sörf olarak bildiğimiz sporun aksine bu sporda sörf yaptığımız yerde dalga olmasına gerek yoktur. İtici güç rüzgardan alınır, dengeyi ise sporcu bedeniyle sağlar.
Windsurfing ilk olarak 1968 yılında California’da Henry Hoyle Schewilzer ve Jim Drake tarafından geliştirilmiş ve su sporu severler arasında popülerleşmiştir. 1970’li yıllarda “polyethylene” sörf tahtasında üretim malzemesi olarak kullanılır ve satışlarda patlama yaşanır. Henry Hoyle Schewilzer bu başarının ardından Avrupa’daki bir firma olan Ten Cate ile anlaşarak Ten Cate Windsurfing’e imza atar.
Rüzgar Sörfü Nasıl Yapılır?
Rüzgar sörfüne başlamak için en iyi yöntem ilk etapta gerekli eğitimlere katılmaktır. Daha önce su sporlarıyla ilgilenmiş, özellikle sörf ve kitesurfingle ilgilenmiş olanlar için hiç yabancı gelmeyecek bir spordur. Bu sporla profesyonel olarak ilgilenmek isteyenlerin ise trapez, waterstat ve jibe gibi ileri seviyelerdeki sörf tekniklerini öğrenmesi gereklidir.
Her ekstrem su sporunda olduğu gibi rüzgar sörfü de kazalara ve tehlikelere açık bir spordur ancak dalgalar üzerinde yapılmadığı için diğer su sporlarına göre daha az tehlikeli olarak kabul edilir. İyi yüzme bilmenin yanı sıra gerekli eğitimler ve tedbirler alındıktan sonra sporcu için tehlike teşkil eden bir durum olmayacaktır. Yeni başlayanların eğitmenleriyle birlikte sığ sularda çalışmaları gerekir; rüzgar sörfü eğitimi tamanlandıktan sonra sporcu tek başına açılabilir.
Rüzgar Sörfü için Gerekli Malzemeler
Rüzgar sörfünün düzgün bir şekilde yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan ekipmanlar arasında sörf tahtası, yelken, direk ve bumba bulunur.
Sörf Tahtası (Board)
Rüzgar sörfü ekipmanları içinde en önemlisi sörf tahtası yani “board”dur. Sörf tahtası; windsurfing yaparken sporcuyu suyun üzerinde tutmaya yarayan, dışı sert köpükten kaplanmış tahta kısımdır. Sörf tahtası üretilirken sağlamlıktan çok hafiflik ve performansa önem verilir. Sörf tahtalarının hızını belirleyen şey hacimleridir. Başlangıç seviyesindeki sporcular daha ağır ve üzerinde durulması daha kolay sörf tahtaları kullanırken; ileri seviyedekiler daha hafif ve hızlı sörf tahtalarını tercih ederler.
Yelken (Sail)
Windsurfing’de yelken, rüzgarı kullanarak istenilen yöne hareket edilmesini sağlar. Yelkenin hacmine göre rüzgarın etkisi artacak veya azalacaktır. Sporcular bulundukları bölgedeki rüzgarın kuvvetine göre yelkenin büyüklüğünü belirler. Başlangıç seviyesindeki sporcular için 3 metre civarında yelkenler önerilmektedir.
Direk (Mast)
Direk windsurfing yaparken yelkenin dik durmasını sağlayan bir parçadır. Çoğu zaman iki parçadan oluşan direğin karbon oranına göre ağırlık ve esnekliği değişkenlik göstermektedir. İleri seviyede olan rüzgar sörfçüleri genelde yüzde yüz karbondan oluşan direkleri tercih etmektedir.
Bumba (Boom)
Windsurfing yaparken gidilecek yönü belirlemeye yarayan parçanın ismi bumbadır. Windsurfing yaparken, aynı bir teknedeki dümen gibi, bumba tutularak gidilecek yön ve ne kadar rüzgar alınacağı belirlenir. Bumbalarda bulunan karbonun oranı çok önemlidir.
Rüzgar Sörfü Ne Zaman Yapılır?
Windsurfing yapmak için tavsiye edilen zamanlar yaz ve bahar aylarıdır. Ancak ileri seviyedeki sporcular için yılın 12 ayı windsurfing yapmak mümkündür.
22 Haziran 2021 Salı
Amozon kadınları
Anadolu’nun kuzeydoğusu ile ilgili pek çok hikâyeye göre İsa’dan önce yirminci yüzyılla on ikinci yüzyıl arasında, Ordu ile Samsun çevresinde Amazonlar yaşıyordu. Başkentleri, Thermodon Irmağının Karadeniz’e döküldüğü noktadaki Themiskyra kenti olan Amazonların toplumsal yaşamında egemen olanlar kadınlardı.
Amazonların kadın savaşçıları, çevre kabilelerde kahramanlıklarıyla ün salmıştı. Savaşlarda çoğu kez süvari olarak labris denilen, iki yanı keser, kısa savaş baltaları, ok, yay, kargı ve mızrak kullanıyorlardı. Zaman zaman at sırtında değil de piyade olarak savaşan Amazon kadınlarının cesaretleriyle ilgili pek çok hikâye vardır. Efsaneye göre Amazonlar çok güçlü, cesur ve hatta eski Yunanistan’ın en büyük efsanevi kahramanlarına denk savaşçılardı.
Bakire olmayan Amazon kadınları, tam tersine birçok erkeği dilediği gibi zevkleri için kullanırlardı. Halikarnas Balıkçısı, Anadolu Efsaneleri kitabında Amazonları anlatırken, bir gün Amazon erkeklerinin Zeus’la ilgili bir hikâye duyarak “Biz babayız, asıl tohum bizde, kadınlar tarladan ibaret” diyerek başkaldırdıklarını anlatır. Egemenliklerinden vazgeçmek istemeyen Amazon kadınları, hemen bir kurultay yaparak başkaldırıyı bastırmaya karar verirler. Ergenliğe varmış erkekleri kılıçtan geçirip, üreme organlarını keserek ana Tanrıçaya sunarlar. Bugünkü sünnet bu dinsel işlemin hafifleştirilerek günümüze gelmiş halidir.
Devamını Halikarnas Balıkçısı’ndan okuyalım: “Amazonlar, erkek çocukları öldürmemiş, büyüdükleri zaman başkaldırmasınlar diye kollarını bacaklarını kırarak kötürüm etmişler. Erkeklere yün eğirmeyi, yemek pişirmeyi ve ev işlerini görmeyi öğretmişler. Ama çok geçmeden kolu kanadı kırık, yamrı yumru erkeklerden de hoşlanmaz olmuşlar. O zaman komşularıyla savaşta tutsak ettikleri erkekleri bir süre kullandıktan sonra öldürmeyi âdet edinmişler. Ama bu da hoşlarına gitmemiş. Komşu kabilelerle bir anlaşma yapmışlar. Her ilkbaharda tarlalar sürülüp tohumlar saçıldıktan sonra Amazonlar, komşu kabilelerin delikanlılarını sınır boyunca davet ederlermiş. Ekinler bereketli olsun diye sürülmüş toprağın saban izleri üzerinde erkeklere kavuşurlarmış. Amazonlar doğan çocukların kızlarını alıkoyar, erkek çocukları ise komşu kabilelere verirlermiş.”
Amazonların İzmir’i yurt edinmeleri, sağ memelerini kesmeleri, İskitlerle birleşmeleri veya İspanyol kâşifi Orellana’nın Güney Amerika’daki savaşçı kadınları görüp onlara Amazon adını vermesi gibi pek çok farklı söylenceyi Halikarnas Balıkçısı’nın ‘Anadolu Efsaneleri’ kitabında bulabilirsiniz.