22 Haziran 2021 Salı

Amozon kadınları

 























Anadolu’nun kuzeydoğusu ile ilgili pek çok hikâyeye göre İsa’dan önce yirminci yüzyılla on ikinci yüzyıl arasında, Ordu ile Samsun çevresinde Amazonlar yaşıyordu. Başkentleri, Thermodon Irmağının Karadeniz’e döküldüğü noktadaki Themiskyra kenti olan Amazonların toplumsal yaşamında egemen olanlar kadınlardı.

Amazonların kadın savaşçıları, çevre kabilelerde kahramanlıklarıyla ün salmıştı. Savaşlarda çoğu kez süvari olarak labris denilen, iki yanı keser, kısa savaş baltaları, ok, yay, kargı ve mızrak kullanıyorlardı. Zaman zaman at sırtında değil de piyade olarak savaşan Amazon kadınlarının cesaretleriyle ilgili pek çok hikâye vardır. Efsaneye göre Amazonlar çok güçlü, cesur ve hatta eski Yunanistan’ın en büyük efsanevi kahramanlarına denk savaşçılardı.

Bakire olmayan Amazon kadınları, tam tersine birçok erkeği dilediği gibi zevkleri için kullanırlardı. Halikarnas BalıkçısıAnadolu Efsaneleri kitabında Amazonları anlatırken, bir gün Amazon erkeklerinin Zeus’la ilgili bir hikâye duyarak “Biz babayız, asıl tohum bizde, kadınlar tarladan ibaret” diyerek başkaldırdıklarını anlatır. Egemenliklerinden vazgeçmek istemeyen Amazon kadınları, hemen bir kurultay yaparak başkaldırıyı bastırmaya karar verirler. Ergenliğe varmış erkekleri kılıçtan geçirip, üreme organlarını keserek ana Tanrıçaya sunarlar. Bugünkü sünnet bu dinsel işlemin hafifleştirilerek günümüze gelmiş halidir.

Devamını Halikarnas Balıkçısı’ndan okuyalım: “Amazonlar, erkek çocukları öldürmemiş, büyüdükleri zaman başkaldırmasınlar diye kollarını bacaklarını kırarak kötürüm etmişler. Erkeklere yün eğirmeyi, yemek pişirmeyi ve ev işlerini görmeyi öğretmişler. Ama çok geçmeden kolu kanadı kırık, yamrı yumru erkeklerden de hoşlanmaz olmuşlar. O zaman komşularıyla savaşta tutsak ettikleri erkekleri bir süre kullandıktan sonra öldürmeyi âdet edinmişler. Ama bu da hoşlarına gitmemiş. Komşu kabilelerle bir anlaşma yapmışlar. Her ilkbaharda tarlalar sürülüp tohumlar saçıldıktan sonra Amazonlar, komşu kabilelerin delikanlılarını sınır boyunca davet ederlermiş. Ekinler bereketli olsun diye sürülmüş toprağın saban izleri üzerinde erkeklere kavuşurlarmış. Amazonlar doğan çocukların kızlarını alıkoyar, erkek çocukları ise komşu kabilelere verirlermiş.”

Amazonların İzmir’i yurt edinmeleri, sağ memelerini kesmeleri, İskitlerle birleşmeleri veya İspanyol kâşifi Orellana’nın Güney Amerika’daki savaşçı kadınları görüp onlara Amazon adını vermesi gibi pek çok farklı söylenceyi Halikarnas Balıkçısı’nın ‘Anadolu Efsaneleri’ kitabında bulabilirsiniz.


















14 Haziran 2021 Pazartesi

Toprağın bereketi

























 

Dalgalı deniz


 

Abrurahman çelebi




 

Elbirliği

 Buna hayat kanunu diyebilirsin........!

 Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış. Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş. Gazeteci çiftçiye sormuş: “Seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?” Çiftçi cevap vermiş: “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim”. Yaşamlarımız da böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri dokunduğu hayatlarla ölçülür. Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır. Buna kollektivitenin gücü diyebilirsin, Buna başarının ilkesi diyebilirsin, Buna hayat kanunu diyebilirsin. Gerçek şu ki hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça.

Biberiye bitkisi




 BİBERİYE: BEYİN SÜPÜRGESİ 🌿 

 1. Eşim evliliğimizden önce başlayan migren ağrılarından şikâyetçi idi ve cebinde bir sürü ağrı kesici ilaçla dolaşır, kriz anlarında da "başımı kesin de bu ağrıdan kurtulayım" derdi. Hacettepe Tip Fakültesi’nde 1980 başlarında MR çekilip migren teşhisi konuldu ama olumlu bir sonuç alamadık. 1983 yılında iş yerim Ankara Üniversitesi’nden Gazi Üniversitesi’ ne geçince burada da MR çekilip migren teşhisi konulunca migren tedavisi başladı. Verilen çeşitli haplar etkili olmayınca depresyon tedavisine başlayacağız dediler ve giderek değiştirilen ilaçlar sonucu eşim neredeyse 24 saat uyumaya başladı ilaçların etkisi ile. Bu aşamada ben tedavi ve ilaçları kestirdim. Bitkisel ilaç aramaya başladım ve tanıdığım bir zamanlar Orman Bakanlığı'nda Tıbbi Bitkiler Araştırma Projesi'nde çalışmış emekli tanıdığım biberiye çayını tavsiye etti. Günde 5–6 fincan biberiye çayı tedavisine başladık ve 20–25 gün sonra migren, baş ağrıları sorunları bir daha gelmemek üzere sona erdi. 2. Ortopedist kardeşime ameliyat olan sanatçı Selçuk Ural kardeşime migreni olduğunu söylüyor ve kardeşim biberiye çayını tavsiye ediyor. Selçuk Ural birkaç yıl önce ATV televizyonundaki bir programda migreninin ortopedist doktorunun botanikçi ağabeyinin tavsiyesi ile geçtiğini söylüyor ve teşekkür ediyor. 3. Kayınbiraderimin eşi Elmadağ’da kızakla kayarken düşüp kızak freni demirinin ayak bileği ile diz arası orta bölgede V harfi şeklinde ve büyükçe bir bölgede etini kemiğe kadar kaldırdı. Buraya dikiş atıldı ancak kalkan kısmın büyüklüğünden 1 ay V harfi iç kısmındaki deri canlanmadı ve doktorlar bu bölgeye deri nakli yapmamız gerekir dediler. Kayınbiraderimin bulduğu estetik ameliyatı yapacak doktor Amerika’dan yeni bir ilaç geldi önce birkaç gün bunu sürüp deneyelim, sonuç alamazsak ameliyatı yaparız dedi. Sürülen yağ deriyi 3–4 gün sonra canlandırmaya başladı. Bu yağın üzerine baktığımda "Rosmarinus" kelimesini görünce biberiye bitkisine olan ilgim çok daha arttı. Kendi kütüphanem ve internetten yaptığım araştırmada biberiye bitkisinin iyi geldiği hastalık ve sorunlar 100’u çok aşınca araştırmayı kestim bu kadar yeter diye. 4. Biberiye yağını yazlık evimize götürdük. Ağabeyimin torunları düşüp veya koşarken başlarını veya eller ve ayaklarını bir yerlere çarptığın da evde başlayan telaşa hiç gerek olmadığını söyleyip bu yağı sürüyordum ve şişmesi, morarması veya ağrıması gereken bölgelerde bunların hiç biri gerçekleşmiyordu. 5. Eşimin işyerinde arkadaşının babasının ayaklarında diz altı bölgesinin dolaşım bozukluğu nedeniyle ayakları soğuk idi. Biberiye çayı ile bu sorunları çözüldü. 6. Çok yaşlı komşumuzun 2 yıldır geceleri uyuyamama sorunu vardı. Damadı Ankara’da bir devlet hastanesinde beyin cerrahi doçent de çözüm bulamamıştı uyku sorununa. Biberiye çayı içmeye başladıktan sonra gece de gündüz de uyumaya başladı. 7. Yine ayni çok yaşlı komşumuz gut hastalığından da muzdarip idi ve kanında ürik asit yüksek çıkıyordu. Biberiye çayı ile bu sorunu da çözüldü. 8. Kayınpederim boyun kireçlenmesinin sonucunda boynu tamamen hareketsiz duruma geçti. Doktorlar ameliyat yapamayız böyle idare et dediler. Biberiye yağı ile yaptığı masajlar sonucu 1 hafta sonra boynunu hareket ettirmeye başladı. 9. Kızım koşarken çarptığı eli mosmor oldu. Biberiye yağını sürdük, 2 saat sonra morluk geçmeye başladı. Akraba doktora soruyorum söyle morluk normal ne kadar zamanda geçer diye ve 2 günde geçer diyor. 10.Biberiye yağı ecza dolabımızda artık yerini almıştı. Bir yerin mi ağrıyor (örneğin baş ağrısı) sür biberiyeyi en azından geçici olarak ağrı geçsin. Bir yerin kesildi mi, çizildi mi sür biberiye yağını çok süratli olarak iyileşsin.

Prof. Dr. Turhan USLU